Yaklasik 21 senedir büyük bir heyecanla devam ettirdigim ögretmenlik meslegim boyunca bana en temel yaklasimimin ne oldugu sorulsa ilk verecegim cevap: “Ögrencilere ögrenmeyi sevdirmek; onlarin kisisel, akademik ve zihinsel ilgilerini gerçeklestirebilmelerine yardimci olmak adina sonsuz bir ögrenme istegindeyim.” olurdu.
Ögrencilerimin kisisel farkliliklarini her daim göz önünde bulundurarak sin...
Yaklasik 21 senedir büyük bir heyecanla devam ettirdigim ögretmenlik meslegim boyunca bana en temel yaklasimimin ne oldugu sorulsa ilk verecegim cevap: “Ögrencilere ögrenmeyi sevdirmek; onlarin kisisel, akademik ve zihinsel ilgilerini gerçeklestirebilmelerine yardimci olmak adina sonsuz bir ögrenme istegindeyim.” olurdu.
Ögrencilerimin kisisel farkliliklarini her daim göz önünde bulundurarak sinifta ve özel derslerimde çok çesitli ögrenme yöntemlerini denemenin yani sira sinif yönetimi konusunda düzen ve kontrolü saglayabilmenin ögretmenligin temel becerilerinden biri oldugunun da bilinciyle kendimi gelistirmeye çalisiyorum. Ögrenmenin hayat boyu sürdügüne inanarak, bu düsturla ögrenme meraki ve isteginin ögrencilerimde uyandigi takdirde büyük mucizelerin gerçeklestigine tanik oldum. Dünyayi degistirmenin bir bireyi degistirmekle basladigini fark ettigim günden bu yana genç insanlarla çalismaktan duydugum hazzin dogal getirisi olarak yalnizca ders saatlerinde degil ders disi zamanlarda da onlara rehberlik ve liderlik etmek yolunu tercih ediyorum. Zira insan iletisiminde güven, sevgi ve saygi duygusunun bir arada gelistirilmesinin önemine inandigimdan ögrencilerimle bu çerçevede saglikli bir iletisim kurmanin dersi sevdirmek ve ögrenme istegi uyandirmak konusunda çok etkili oldugunu tecrübe ettigimi söyleyebilirim. Ögrencilerimi salt ögrenen bireyler olarak görmekten ziyade hayatta kendilerini gerçeklestirme mücadelesi içinde bireyler olarak görmeyi tercih ediyor ve bu dogrultuda bir egitim felsefesi benimsiyorum.
Edebiyat dersini sadece edebiyat tarihini ögretmekten ibaret olarak görmüyorum. Ögrencilerimde bir sanat anlayisi uyandirabilmek ya da var olan anlayislarini gelistirebilmek için müzikten, sinemadan, tiyatrodan, tarihten beslenerek planlanan derslerin onlarin her daim daha çok ilgisini çektigine ve onlarda ögrenme meraki uyandirdigina sahit olmak bu meslegi yapmamin en temel nedenlerinden biri aslinda.
Ögrencilerimin sinav, ödev, proje ve ortaya koyduklari ürünleri adil ve zamaninda degerlendirmek, ders materyallerini dogru zamanda ve ögrenmeye katki saglayacak biçimde kullanmak, iyi kurgulanmis ve kazanimlari destekleyen ödevler hazirlamak, ders içi zamani dogru ve verimli kullanmak, akademik olarak sürekli gelisim içerisindeolmak, siniftaki tüm ögrenciler arasinda bilgi akisini ve ögrenme arzusunu desteklemek gibi nitelikler ögretmenligin olmazsa olmazlari ve ögrenme sürecinin destekleyici ögeleridir. Bu bilinçle sözü edilen ögrenme sürecine katkisi yadsinamayacak bu ögeleri kararli ve tutarli bir biçimde dersin içerigi, deneyimlerim ve ögrenci yasantilariyla harmanlayarak sunmaktir benim adima önemli olan.
Ögretmen, dünyayi sadece bes duyu organiyla yorumlayan ve tüm degerlendirmelerini bu gözlemler üzerinden yapan bir varlik degildir. Duyularinin yaninda sezgileri de olmalidir ki ögrencilerinin bireysel farkliliklarini ve farkindalik düzeylerini kesfedebilsin. Her ögrencinin içinde kesfedilmeyi bekleyen belki kendisinin bile göremedigi ve dogru yönlendirmeyle ortaya çikabilecek nice güzel yanlar vardir. Ben bu yanlari görerek besleniyor ve deneyimlerimi, kesfettigim bu dünyalar üzerine kuruyorum.