Birçok meslek grubunun özlük haklarinin, görev ve sorumluluklarinin net olarak belirlendigi özel kanunu bulunmaktadir. Her 24 Kasim Ögretmenler Günü’nde ve seçim dönemlerinde çesitli vaatlerde bulunulan ögretmenlik mesleginin ise özlük haklarinin, görev ve sorumluluklarinin net belirlendigi bir kanunu bulunmamaktadir.
Ögretmenlik meslegi, insanlik tarihi kadar eski bir meslektir. Tarih öncesi dönemlerde yasayan kabilelerde sosyal, ekonomik ve kültürel yasamin sonraki kusaklara aktarimi bir is olarak yapilmistir. Ögretmenlik meslegi gerçek anlamda Fransiz Devrimi’nden sonra profesyonel bir meslek haline gelmistir. Ülkemizde Anadolu Selçuklu Devleti ve Osmanli Devleti zamanlarindan 1848 yilina kadar ögretmenlerin görevi medreselerden yetisen, özel ögretmenlik meslegine sahip olmayan kisiler tarafindan yerine getiriliyordu. Ülkemizde ilk defa ögretmen okulu, 1848 yilinda Istanbul’da açilmistir. Cumhuriyet yönetiminin ilk yillarinda ögretmenligi bir meslek haline getirmek için yasal bir çaba harcanmis, 13 Mart 1924 tarihli Orta Tedrisat Kanununun 1. maddesine göre, muallimlik devleti umumi hizmetlerinden talim ve terbiye vazifesini üzerine alan, müstakil sinif ve derecelere ayrilan bir meslek olarak kabul edilmistir.
Bir ülkenin gelismesinin temelini egitim olusturmaktadir. Egitim sorununu çözen ülkeleri birçok açidan, dünyanin en gelismis ülkeleri olarak görmek mümkündür. Egitim sistemini etkileyen birçok unsur arasinda en önemli unsur, ögretmendir. Günümüz bilgi teknolojisi çaginda, bilgi gücünü elinde bulunduran ve dünyaya pazarlayan ülkelerin egitim sistemleri incelendiginde, güçlü egitim sistemlerinin arka planinda, güçlü ögretmenlik rollerinin oldugu görülmektedir. Unutulmamalidir ki; bilim adamlarini, hekimleri, siyasetçileri, mimarlari, memurlari, isçileri yetistiren, gelecege hazirlayanlar ögretmenlerdir. Ülkelerin gelecekleri olan genç kusaklar, ögretmenlerin ellerinde sekillenir. Bu nedenle; ögretmenler, gelecegin mimarlaridir. Ögretmenler; ne kadar iyi yetistirilirse, çalisma kosullari ne kadar iyi hale getirilirse, egitimin kalitesi de o kadar artacaktir.
Bilgi gücünü elinde bulunduran ülkelerin küresel yarista övünerek sunduklari yapay zekânin egitimdeki rolünün konusuldugu günümüzde nedense; egitim sisteminin en temel rolünü olusturan ögretmenlik meslegi ve ögretmen rollerine hiç deginilmemektedir. Ancak, bilinen bir gerçek var ki; bilgi teknolojilerini üreten egitim sistemlerinin arka planinda güçlü egitim sistemleri ve bu sistemlerin omurgasini olusturan ögretmenlik meslegi vardir. Covid-19 ile mücadele ettigimiz günümüzde, teknolojinin gücü karsisinda ögretmenlik meslegi rollerinin önemi bir kez daha anlasilmistir. Dünyanin en gelismis iletisim teknolojisinin bile ögretmen rolleri ve ögretmen dokunuslari karsisinda yeterince basarili olamadigi, pandemi kosullarinda bir kez daha kanitlanmis oldu.
Ülkelerin gelismesinin temelini egitim sistemi ve onun omurgasini da ögretmenler olusturduguna göre, ögretmenlerin sorunlarina duyarsiz kalinmamalidir. Ögretmenlere her dönemde farkli farkli vaatlerde bulunulmustur. Ancak üzülerek belirtmek gerekir ki, tarihsel süreç içerisinde ögretmenlik meslegi hak edilen degerinden uzaklasmaktadir. Ögretmenler, ögretmenlik meslek kanunu, 3600 ek gösterge gibi ekonomik iyilestirme getiren bir takim düzenlemeler beklemektedirler. Sayisi bir milyonu asan ögretmenlerin ücretlerinde yapilacak düzenlemenin bütçeye büyük yük getirilecegi ifade edilmektedir. Yapilan arastirmalar göstermektedir ki, ülkemizde ögretmenlerin en önemli sorunlari ekonomik temellere dayanmaktadir. Bir ülkenin kalkinmisliginin temelini egitim ve egitimin de omurgasini ögretmenler olusturacaksa; en yüksek maasi ögretmenlerin almasi gerekmez mi?.. Ögretmenlerin özlük haklarindaki iyilestirmelerin egitime ve üretime, katma deger olarak dönülecegi hiç mi düsünülmez?..
Ögretmenlik meslegindeki kariyer basamaklariyla ilgili düzenlemenin ögretmenlik mesleginin niteligine katki saglanacagi düsünülüyor. Ögretmenler, bu tür kariyer basamaklari sisteminin ögretmenlik meslegine katki saglamak yerine ayristirmaya yol açacaklarini düsünmektedirler. Birçok egitim sendikasi; “Uzman ögretmenlik, Basögretmenlik gibi güvenlik ve askeri sistemlerde kullanilan rütbe tarzi yapilanma yerine, mevcut uzman ögretmenler dâhil ögretmenlikte 7 yilini dolduran tüm ögretmenlere uzman ögretmenlik, 15 yilini dolduran tüm ögretmenlere basögretmenlik ek tazminatinin ödenmesini” önermektedirler.
Egitim sistemi içerisinde ücretli ögretmen ve kadrolu ögretmen sorunu, atanamayan ögretmen sorunu ve özel ögretim kurumlarindaki ögretmenlerin düsük ücret dramlarini da ayri sorun olarak görmek mümkündür. Ögretmenlik mesleginde kariyer ve liyakat sisteminin gelistirilmesi için meslek içi egitimler özendirilmelidir. Ögretmenlerin yüksek lisans ve doktora programlarina yönlendirilmesi için farkli özendiriciler gelistirilmelidir. Meslek içi kurslarin niteligi gelistirilmeli, kurslarda basari saglayan, yüksek lisans ve doktora yapan ögretmenlerin ek ders ve diger ücretlerine, ek ödemeler yapilmalidir.
Ögretmenlik meslek kanunu ile ilgili çalismalar ögretmenlerin görüsleri dogrultusunda sekillenmelidir. Egitim sendikalari, ögretmenlerin özlük haklari konusunda, siyaset üstü bir perspektifle, ortak bir paydada bir araya gelmelidirler. Ögretmenlik meslegi; üniversitelerle is birligi içinde, kariyer ve liyakat çerçevesinde, bilim ve aklin gereklerine uygun olarak yeniden yapilanmalidir.
Ülkemizin kalkinmasinin temelini güçlü egitim sistemi olusturacaktir. Güçlü egitim sistemimizin omurgasini da hak edilen degere kavusmus, mutlu ögretmenler meydana getirecektir. Gelecegi aydinlik, yarinlari umut dolu bir nesil için, “ÖNCELIGIMIZ EGITIM”…