Çagatay Yurtseven

Bu konuda dürüst olmam gerekir; derslerimde ezber metodunu kullanmayi sevmiyorum. Direkt olarak ögrenilen sey dile dökülemiyorsa o dersin çok da bir anlami olmadigini düsünüyorum. Bundan dolayi, derslerimde psikoloji biliminden de faydalanarak ögrencilerim için en dogru yol haritasini çizerek güzel bir temel olusturabiliyoruz. Yeter ki bu hususta karsilikli sevgi ve disiplin, yeri gelince eglence olsun.
Dil ögrenmek zor gözüken fakat disiplin ve istekle çözülebilecek bir yol. Ögrencilerimden daima dili hayatlarina nasil katmalari gerektigini anlatir, birebir entegre metodlarini da paylasirim. Dolayisi ile ögrencilerimin ders bittikten sonra çok da ''Ben ne yapacagim?'' diye kaygilari olmaz. Ögrencilik hayatimda bizi dili ögrenmeye degil, soru çözmeye hazirladiklari için bu yolun zorlugunu en yakindan bilen birisiyim.
Anliyorum fakat konusamiyorum problemleri, kelimeleri çok fazla ariyorum hocam problemleri, He yerine she diyorum hocam diyenler ve daha fazlasi...
Özellikle Ingilizce, düzenli bir entegre süreci ve özveri ile ögrenilebilecek bir dil. Korkulacak pek de bir sey yok açikçasi. Sizleri derslerime davet ediyorum.
Derslerin içerigi yukarida bahsettigim gibi tamamen ögrencinin su an bulundugu seviyeye, bilgi hazinesine ve bilissel yetkinligine bagli. Dolayisi ile önce ögrencilerimin hangi konularda eksik ya da dolu oldugunu bilmek en mantikli hamle oluyor. Bu bir adet 20 soruluk testle yapilabilecek bir sey degil tabi ki de. Seviyemizi belirledikten sonra karsilikli bir müsaitlik programi olusturup en mantikli ders saatleri, haftada kaç gün, saat kaçta, konu basliklari gibi sorularin cevaplarini direkt olarak ögrencim ile birlikte veriyoruz. Geriye sadece derslere katilmak kaliyor. Ders sonlari için ise endiselenmeye gerek yok. Kisinin kendisine en uygun programi yaptiktan sonra kolay kolay basarisizlik durumu olusacagini düsünmüyorum. Sizleri derslere davet ediyorum. Sevgiler.